40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
3.334,69%0,33
10.219,40%-0,06
Film, 2025 Shanghai İşbirliği Örgütü (SCO) Film Festivali’ndeki prömiyerinin ardından, 8 Ağustos’ta Çin’in ana karasında vizyona girdi ve sadece dört gün içinde 220 milyon yuan (yaklaşık 30,6 milyon dolar) gişe hasılatı elde etti. “Dongji Kurtarma Operasyonu”, 22 Ağustos'ta İngiltere'de, ardından 29 Ağustos'ta diğer Avrupa ülkelerinde Trinity CineAsia dağıtımıyla gösterime girecek.
Tarihi arka plan: Lisbon Maru Trajedisi
Film, 1942 yılında Japon savaş gemisi Lisbon Maru’nun trajik batışını konu alıyor.
1941’de Hong Kong’u sömürgeleştiren birkaç bin İngiliz askeri, Japon ordusuyla 17 gün süren çetin bir savaştan sonra teslim olmak zorunda kaldı ve savaş esiri oldular. 1942 eylül ayının sonunda, Japon ordusu bu İngiliz savaş esirlerinden 1834’ünü Japonya’ya götürerek işçi olarak çalıştırmak üzere “Lisbon Maru” adlı bir yük gemisine bindirdi. Toplarla silahlandırılan ve savaş esiri işareti taşımayan gemi, Çin’in doğusundaki Zhejiang eyaletinin Zhoushan Adaları’nın açıklarında seyir halindeyken, Amerikan denizaltısı tarafından savaş gemisi sanılarak torpido ile vuruldu.
Geminin vurulmasından batmasına kadar geçen 25 saat içinde, Japon askerleri tüm İngiliz savaş esirlerini alt kısımdaki ambarlara kilitledi. İngiliz esirler kendi çabalarıyla ambarları kırarak kaçmaya çalıştılar.
Hayat ile ölüm arasındaki bu mücadele sırasında, Zhoushan’daki Dongji Adası’ndan balıkçılar büyük bir cesaret göstererek küçük tekneleriyle dalgalı sulara açıldılar ve ölümün eşiğindeki 384 İngiliz savaş esirini kurtardılar.
O dönem Japon askerleri, sadece savaş esirlerini ambarlara mühürlemekle kalmadı, onlara yardım eden çocuklar, yaşlılar ve bir köy öğretmeni dâhil Dongji Adası’ndaki çok sayıda sivili katletti. Öğretmen, diri diri yakıldı. Bu vahşet, balıkçılarda bir kırılma noktası yaratarak, onları seyirci değil, cesur kurtarıcılar hâline getirdi.
Tarihi anlatıya bir Doğu yorum
Film, yalnızca dramatik bir deniz kurtarma operasyonunu yeniden canlandırmıyor; aynı zamanda Çin halkının ulus ötesi insani yardım ruhunu ve sarsılmaz direncini de vurguluyor. Bu yönüyle, geçen yıl vizyona giren “Lisbon Maru’nun Batışı” adlı belgeselin sinematik bir tamamlayıcısı olarak değerlendirilebilir.
Belgesel, savaş esirlerinin gözünden trajediyi aktarırken, “Dongji Kurtarma Operasyonu” odak noktasını Çinli balıkçılara, yani isimsiz kahramanlara çeviriyor.
Güçlü anlatım ve sinematografi
Zhu Yilong’un canlandırdığı A Bi karakterinin Japon askerlerine duyduğu öfke, her darbesine yansırken; Wu Lei’nin oynadığı A Dang karakteri, batmakta olan gemiye dalarak esirlerin kaçış yolunu açıyor. Bu sahneler, Çin halkının azmini ve cesaretini yansıtıyor ve insanlığın milliyet tanımadığını gösteriyor.
Filmin sonunda, kurtarılan İngiliz savaş esirlerinin torunlarının duygularına yer veriliyor. Bir balıkçının teknesiyle onlarca esiri taşıdığı, hiç kimsenin geride bırakılmadığı anlatılıyor. Hayatta kalanlardan Dennis Morley’nin kızı Vinny Morley, Çinli balıkçılar için “bizi cehennemden çıkaran melekler” ifadesini kullanıyor.
Yüzde 40'ı su altında geçen film, Çin sinema tarihinde bir ilk olarak kabul ediliyor. 70 gün süren çekimler, 9 bin metrekarelik su stüdyosu, 16 su altı seti ve 1940’ların balıkçı tekneleri ile savaş gemilerinin geleneksel yöntemlerle yeniden inşası gibi detaylar, filmin prodüksiyon kalitesini üst seviyeye taşıyor.
Tarihten günümüze: Hatırlatma ve uyarı
Yönetmen Guan Hu, filmin vizyona girmeden önce yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Bu film, sadece Çin halkının Japon saldırganlığına karşı verdiği direnişin ve dünya faşizmine karşı savaşında elde edilen zaferin 80. yıldönümüne bir saygı duruşu değil, aynı zamanda tarihe dair farkındalığın tamamlayıcısıdır. Bugün bazıları tarihi çarpıtıyor; bu, unutulmaktan bile daha tehlikeli. Sinemanın gücü, işte burada bir uyarı görevi görmesidir.”
“Dongji Kurtarma Operasyonu”, Çin halkının Japon işgaline karşı verdiği mücadelenin sadece ulusal bir savaş olmadığını, aynı zamanda küresel boyutta faşizmle mücadelenin de bir parçası olduğunu vurguluyor. Filmin merkezindeki mesaj olarak görülen “Bir kişi bile kalsa, bu ada hâlâ Çin’indir” ifadesi, Çin milletinin sarsılmaz kararlılığının ve kolektif direncinin güçlü bir simgesi hâline geliyor.
İnsanlığı hatırlatan bir hikâye
Film, yalnızca geçmişi anlatmıyor; aynı zamanda bugünümüzü ve geleceğimizi de şekillendirmeyi hedefliyor. Çinli balıkçılar, "enternasyonalizm" gibi kavramları bilmeyebilirler, ama gösterdikleri özveri ve cesaret, insanlığın ortak vicdanını temsil ediyor. Bu yönüyle film, yalnızca bir tarih anlatısı değil; insani dayanışmanın sinemasal ifadesi olarak öne çıkıyor.
Hibya Haber Ajansı