39,1794$% -0.03
44,7934€% -0.07
52,8895£% -0.06
4.202,38%0,36
6.871,00%0,17
27.403,00%0,19
3.344,88%0,65
9.687,41%0,29
On birinci yüzyıl, Türkistan bozkırlarında yeni bir medeniyetin, Karahanlı Devleti’nin yükselişine tanıklık ediyordu. Bu devlet, sadece siyasi gücüyle değil, aynı zamanda ilme, sanata ve edebiyata verdiği önemle de öne çıkıyordu. Türklerin kitlesel olarak İslamiyet’i kabul etmesiyle, eski Türk töresi ile İslami öğretilerin harmanlandığı, kendine özgü bir entelektüel atmosfer oluşmuştu. İşte bu verimli toprakta, muhtemelen 1017 yılında Balasagun’da veya çevresinde, Yusuf Has Hacib dünyaya geldi (Eraslan, 1989, s. 10). Onun genç yaşta aldığı kapsamlı eğitim, dilbilimden edebiyata, tarihten fıkıha, felsefeden astronomiye kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyordu. Yusuf, sadece kitaplardan öğrenmekle kalmıyor, aynı zamanda keskin gözlem yeteneğiyle yaşadığı dönemin siyasi ve toplumsal dinamiklerini de yakından inceliyordu. Bu erken dönemler, onun ileride kaleme alacağı başyapıtın, “Kutadgu Bilig”in ilk tohumlarını taşıyordu. O, Karahanlı Devleti’nin yükselen yıldızı altında, bir bilginin ve düşünürün olgunlaşma sürecini yaşıyordu.
Yusuf Has Hacib, gençlik yıllarından itibaren, dönemin devlet yönetimlerinde karşılaşılan eksiklikleri, adaletsizlikleri ve toplumsal sorunları derinlemesine gözlemledi. Saraylardaki entrikalar, halkın yaşadığı sıkıntılar ve yöneticilerin zaman zaman düştüğü hatalar, onun zihninde sürekli olarak daha iyi bir düzen arayışını tetikledi. Yusuf, ideal bir devlet düzeni, adil bir hükümdar ve mutlu bir toplum hayali kuruyordu. Bu hayalini gerçekleştirmek için, Türk devlet geleneğinin kadim bilgeliği ile İslami öğretilerin evrensel prensiplerini harmanlama fikrine odaklandı.
Ona göre, gerçek mutluluk ve toplumsal huzur, ancak adaletle tesis edilebilirdi. Hükümdarın sorumlulukları, devlet adamlarının nitelikleri ve halkın refahı, onun düşüncelerinin merkezindeydi. Yusuf Has Hacib, sadece bir gözlemci olmanın ötesine geçerek, bu gözlemlerini somut bir rehbere dönüştürmeyi hedefledi. Bu arayış, “Kutadgu Bilig” gibi bir eserin doğuşuna zemin hazırlayacak, bin yıl sonra bile geçerliliğini koruyacak yönetim ve ahlak prensiplerinin temelini atacaktı.
Yusuf Has Hacib’in gözlemleri ve ideal toplum arayışı, onu, Türk düşünce tarihinin ilk ve en önemli eserlerinden biri olan “Kutadgu Bilig”i kaleme almaya yöneltti. Bu mesnevi, sadece bir edebi eser değil, aynı zamanda bir siyasetname (siyaset bilimi), bir ahlak kitabı ve bir nasihatname (öğütler kitabı) niteliği taşıyordu (Eraslan, 1989, s. 75). Eserin adı olan “Kutadgu Bilig”, “Mutluluk Veren Bilgi” veya “Devlet Olma Bilgisi” anlamına geliyordu ve bu isim, eserin amacını net bir şekilde ortaya koyuyordu: Bireysel mutluluktan toplumsal düzene, adil bir yönetimden ideal bir devlete uzanan kapsamlı bir rehber sunmak.
Yusuf Has Hacib, bu başyapıtı kaleme almak için büyük bir emek ve zaman harcadı. Eser, 6.645 beyitten oluşan uzun bir şiir formundaydı ve her bir beyit, derin bir bilgelik fısıltısı taşıyordu. “Kutadgu Bilig”, dönemin Karahanlı Türkçesi’nin tüm zenginliğini ve ifade gücünü kullanarak, okuyucuya sadece bilgi vermekle kalmıyor, aynı zamanda onu düşünmeye ve sorgulamaya da davet ediyordu. Bu eser, Yusuf Has Hacib’in sadece bir bilgin değil, aynı zamanda bir düşünür ve toplumsal refahı önemseyen bir aydın olduğunu gösteriyordu.
“Kutadgu Bilig”, edebi ve felsefi derinliğini, ustaca kurgulanmış alegorik yapısından alır. Eser, dört ana kahramanın diyalogları ve monologları aracılığıyla, evrensel değerleri ve yönetim ilkelerini somutlaştırır. Bu karakterler ve temsil ettikleri değerler şunlardır:
Bu dört karakter arasındaki diyaloglar, eserin felsefi derinliğini oluşturur. Her biri kendi değerini savunur, ancak sonuçta hepsinin bir araya gelerek ideal bir yönetim ve yaşam biçimi oluşturduğu vurgulanır. Yusuf Has Hacib, bu alegorik yapıyla, soyut kavramları somutlaştırarak, okuyucuya karmaşık felsefi düşünceleri anlaşılır ve ilgi çekici bir biçimde sunmuştur. Bu diyaloglar, Karahanlı sarayından Bozkır’a, oradan da günümüze ulaşan bir bilgelik çağrısıdır.
“Kutadgu Bilig”, sadece bir edebi eser değil, aynı zamanda dönemin Türk devlet geleneğinin ve İslami yönetim anlayışının bir aynasıdır. Eser, özellikle hükümdarlara ve devlet adamlarına yönelik kapsamlı siyasi ve ahlaki öğütler içerir:
“Kutadgu Bilig”, bu öğütleriyle, hem bir siyaset felsefesi metni hem de bir yaşam kılavuzu niteliğindedir. Yusuf Has Hacib, bu eserle, Türk-İslam devlet geleneğinin temelini oluşturan ilk siyasetnameyi kaleme almış ve sonraki yüzyıllardaki devlet ve toplum anlayışına yön vermiştir. Onun öğütleri, sadece dönemi için değil, her dönem için geçerli evrensel değerleri barındırmasıyla dikkat çeker.
“Kutadgu Bilig”, sadece siyasi ve ahlaki içeriğiyle değil, aynı zamanda dilbilimsel ve edebi önemiyle de Türk kültür tarihi için bir dönüm noktasıdır. Eser, Karahanlı Türkçesi’nin günümüze ulaşan ilk büyük ve kapsamlı örneğidir. Bu özelliğiyle, Türk dilinin 11. yüzyıldaki durumu hakkında paha biçilmez bilgiler sunar.
Eser, Kâşgarlı Mahmud’un “Dîvânu Lugâti’t-Türk”ü ile birlikte, Türk dilinin “altın çağı”nı başlatan ve onun edebi kimliğini oluşturan temel eserlerden biridir. “Kutadgu Bilig”, adeta dilin incisi ve kültürün hafızası olarak, Türk dilinin ve edebiyatının geleceğine yön vermiştir.
Yusuf Has Hacib, uzun yıllar süren titiz bir çalışmanın ardından tamamladığı “Kutadgu Bilig” adlı başyapıtını, 1069 veya 1070 yılında Karahanlı Devleti’nin Doğu hükümdarı Tabgaç Buğra Han‘a sundu (Eraslan, 1989, s. 12). Hükümdar, eserin içeriğinden ve taşıdığı derin bilgelikten o kadar etkilendi ki, Yusuf’a duyduğu hayranlığı ve takdiri göstermek amacıyla ona “Has Hacib” unvanını verdi.
“Has Hacib”, o dönemde Karahanlı sarayında oldukça önemli bir makamdı. “Başdanışman” veya “Başmabeynci” olarak çevrilebilecek bu unvan, sahibinin doğrudan hükümdara bağlı olduğunu, onun en yakın danışmanlarından biri olduğunu ve saraydaki önemli işleri yürüttüğünü gösteriyordu. Yusuf Has Hacib’in bu unvanı alması, sadece onun kişisel başarısı değil, aynı zamanda “Kutadgu Bilig”in Karahanlı Devleti için ne denli önemli bir eser olarak görüldüğünün de kanıtıydı. Bu olay, Yusuf Has Hacib’in hayatında bir dönüm noktası oldu ve onun bilgelik fısıltılarının sadece kitap sayfalarında kalmayıp, devlet yönetiminde de etkili olacağının bir işaretiydi. O, sadece bir yazar değil, aynı zamanda bilgesiyle devlete hizmet eden bir vezir olmuştu.
“Kutadgu Bilig”, 11. yüzyılda kaleme alınmış olmasına rağmen, günümüz dünyası için de hala güncelliğini koruyan zamansız bir mirastır. Yusuf Has Hacib’in bu başyapıtı, Türk-İslam düşünce geleneği üzerinde derin ve kalıcı bir etki bırakmıştır:
Yusuf Has Hacib’in kaleminden çıkan bu “Mutluluk Veren Bilgi”, yüzyılları aşarak günümüze ulaşmış ve Türk kültürünün, düşünce dünyasının ve dilinin temel taşlarından biri olmuştur. Onun adalete ve bilgeliğe olan sarsılmaz inancı, Karahanlı bozkırlarından Kahire’ye uzanan, zamansız bir bilgelik çağrısı olarak yankılanmaya devam edecektir.
Kaynaklar:
Steplerin Kalbinden Gelen Ses: Kâşgarlı Mahmud ve Türk Dilinin Altın Kitabı “Dîvânu Lugâti’t-Türk”