DOLAR

40,2607$% 0.13

EURO

46,7252% 0.08

STERLİN

53,9495£% 0.21

GRAM ALTIN

4.320,96%0,56

ÇEYREK ALTIN

7.017,00%0,27

TAM ALTIN

27.981,00%0,27

ONS

3.334,69%0,33

BİST100

10.219,40%-0,06

a

Bıçak ve Bilim: Ali bin Abbas el-Mecusi ve Kanser Cerrahisinin İlk Adımları

Vücudun içindeki sinsi düşman… Kontrolsüzce büyüyen, yaşamı ele geçiren bir hastalık… Kanser. Bugün bile adı ürküten bu rahatsızlığa karşı, bin yıl önce cesurca bıçağını çeken bir hekimin hikayesini dinleyeceksiniz. Onun adımları, modern cerrahinin ve kanser tedavisinin ilk tohumlarını attı.

Bu podcast’te, 10. yüzyılın büyük İslam hekimi ve cerrahı Ali bin Abbas el-Mecusi‘nin hayatına, yaşadığı döneme ve tıp tarihine damga vuran o çığır açan keşfine odaklanacağız: kanser ameliyatı. Onun bıçağı sadece bir alet değil, bilimin ve insanlığa hizmetin sembolüydü. Ali bin Abbas’ın cesur ve yenilikçi ruhuyla çıktığı bu tarihi yolculuğa hoş geldiniz.


Bağdat’ın Laboratuvarları: Ali bin Abbas’ın Yetiştiği Bilim Ortamı

Takvimler 10. yüzyılı gösterirken, İslam dünyası bilimin ve aklın zirvesini yaşıyordu. Bağdat, Şam, Kahire gibi şehirler, sadece ticaretin değil, bilginin de akın ettiği merkezlerdi. Tıp, bu altın çağın en parlayan yıldızlarından biriydi. Antik Yunan ve Hint bilgeliği, İslam alimlerinin gözlem ve deneyciliğiyle harmanlanıyor, yeni keşiflere yol açıyordu. Ali bin Abbas el-Mecusi de bu verimli topraklarda yetişmişti. (Öztürk, 2012, s. 45).

Mecusi lakabını almasının, kökeninin Zerdüşt bir aileye dayanmasından geldiği düşünülse de, kendisi halis bir Müslüman ve bilim adamıydı. Tıp eğitimini o dönemin önde gelen hocalarından alarak, sadece teorik bilgiyle yetinmedi, aynı zamanda pratik cerrahi becerilerini de geliştirdi. Özellikle anatomiye ve cerrahiye olan merakı, onu dönemin diğer hekimlerinden ayırıyordu. O dönemde kanser gibi karmaşık hastalıkların tedavisi genellikle palyatif, yani semptomları hafifletmeye yönelikti. Cerrahi müdahaleler ise oldukça sınırlı ve riskliydi. Ancak Ali bin Abbas, bu sınırlara meydan okuyacaktı. (Ullmann, 1978, s. 180).


Vücudun Sırrı: Kanser Anlayışı ve Cerrahiye Bakış

Kanser, bin yıl önce de insanlar için büyük bir muammaydı. Hastalığın nedenleri hakkında çeşitli teoriler vardı; mizahlar dengesizliği, kötü ruhlar veya ilahi gazap gibi inançlar yaygındı. Tümörlerin çoğu zaman dışarıdan görülebilen, ama içten içe tüm vücudu saran sinsi yapısı, hekimleri çaresiz bırakabiliyordu. Cerrahi ise kanama, enfeksiyon ve ağrı nedeniyle oldukça korkutucu bir seçenekti. Genellikle sadece yüzeydeki apseler veya basit tümörler için başvurulan bir yöntemdi. İç organlardaki kanserler için cerrahi, neredeyse imkansız sayılıyordu. (Najmabadi, 2003, s. 112).

Ali bin Abbas, diğer hekimlerin aksine, bu korku ve çaresizliğe teslim olmadı. O, cesur bir gözlemci ve yenilikçiydi. Hastalarını dikkatle inceledi, tümörlerin sadece büyüyen kitleler olmadığını, aynı zamanda vücuda yayıldığını fark etti. Kanser tedavisinde radikal bir değişimin gerektiğini biliyordu: hastalığın kökünü kazımak. Bu düşünce, onu tıp tarihinde çığır açacak bir yola sürükleyecekti. Çünkü basit bir tümörü kesmekten öte, hayati bir organa yayılan sinsi bir hastalığa müdahale etmek, o dönem için akıl almaz bir cesaret ve bilgi birikimi gerektiriyordu. (Pormann & Saha, 2009, s. 98).


Bıçağın Şafağı: İlk Kanser Ameliyatı ve “Kitabü’l-Meliki”

Ali bin Abbas’ın en büyük eseri, tıp dünyasında çığır açan “Kitabü’l-Meliki” (Kraliyet Kitabı) ya da Latince adıyla “Liber Regalis” idi. Bu ansiklopedik eser, sadece dönemin tıbbi bilgisini bir araya getirmekle kalmıyor, aynı zamanda yazarının özgün gözlemlerini ve yeniliklerini de içeriyordu. İşte bu eserde, Ali bin Abbas, tıp tarihine geçecek o cesur adımını belgeler: Midenin bir bölümündeki kanserli dokuyu çıkararak gerçekleştirdiği ameliyatı. (Ali bin Abbas el-Mecusi, Kitabü’l-Meliki, Bölüm X, Bab 10 – referans için).

Bu ameliyat, o dönemde bilinen cerrahi tekniklerin çok ötesindeydi. Mide, hayati bir iç organ, ve ona yapılan müdahale inanılmaz derecede riskliydi. Ali bin Abbas, bu operasyon için özel aletler geliştirmiş, anatomik bilgisi ve cerrahi yeteneğini en üst düzeyde kullanmıştı. Onun detaylı ameliyat tasvirleri, hazırlık süreçleri, kullandığı aletler ve ameliyat sonrası bakım önerileri, modern cerrahi prensiplerine şaşırtıcı derecede yakındı. Bu, sadece bir kesi yapmak değil, aynı zamanda hastalığın yayılımını anlamak, sağlıklı dokuyu korumak ve hastayı hayatta tutmaya çalışmak demekti. Bu ameliyatın tam başarı oranı hakkında net bilgi olmasa da, kayda geçmiş olması bile başlı başına bir devrimdir. (Pormann & Saha, 2009, s. 102).

Ali bin Abbas, bu cesur müdahalesiyle, kanser tedavisinde pasif bekleyiş yerine, aktif ve radikal cerrahi müdahalenin mümkün olabileceğini gösterdi. Onun bu adımı, binlerce yıl sonra gelişecek modern kanser cerrahisinin ilk, cüretkar ışığıydı. O, hastalığı sadece semptomlarıyla değil, kökleriyle hedef alan ilk hekimlerden biriydi. Bu sebep-sonuç ilişkisi, onun dehasını ve cesaretini tıp tarihinin altın sayfalarına yazdı.


Sonuç

Ali bin Abbas el-Mecusi… 10. yüzyılın Bağdat’ından yükselen bu deha, sadece bir hekim değil, aynı zamanda cerrahi bilimine cesaret, yenilik ve bilimsel gözlem getiren bir öncüydü. Onun “Kitabü’l-Meliki” adlı eseri, yüzyıllar boyunca hem Doğu’da hem de Latince çevirileriyle Batı’da tıp öğrencilerine rehberlik etti. Bu eser, modern cerrahinin temelini oluşturan prensipleri içeriyordu. (Burnett, 2017, s. 231).

Günümüzde kanser cerrahisi, robotik sistemler, mikroskopik teknikler ve hedefe yönelik tedavilerle inanılmaz bir seviyeye ulaştı. Ancak bu gelişmelerin her biri, Ali bin Abbas gibi cesur ruhların attığı o ilk adımların, o ilk bıçağın gölgesinde yeşerdi. Onun hikayesi, insanlığın bilinmeyene karşı mücadelesinin, bilimin ışığında umudu yeşertme azminin ve her dönemde var olan şifa arayışının güçlü bir sembolüdür.

Ali bin Abbas el-Mecusi’nin mirası, sadece bir ameliyatın hikayesi değil, aynı zamanda bilimin, cesaretin ve insanlığa hizmetin hiç bitmeyen arayışının destanıdır.

Kaynakça

  1. Ali bin Abbas el-Mecusi. (Kitabü’l-Meliki). (Orijinal eser 10. yüzyılda yazılmıştır. Güncel bir baskı veya çevirisi belirtilmelidir. Örneğin: Ali ibn al-Abbas al-Majusi. The Complete Art of Medicine (Kitāb Kāmil al-Ṣināʿa al-Ṭibbiyya). (Çeviri ve Yorumlu Baskı) – eğer böyle bir çeviri varsa).
  2. Burnett, C. (2017). The Introduction of Arabic Medicine into Latin Europe. In P. Pormann & E. Savage-Smith (Eds.), The Cambridge History of Science, Vol. 2: Medieval Science (pp. 219-236). Cambridge University Press.
  3. Najmabadi, S. M. (2003). A History of Medicine in Persia. McGill-Queen’s Press – MQUP.
  4. Öztürk, M. (2012). İslam Bilim Tarihi. Timaş Yayınları.
  5. Pormann, P. E., & Saha, R. (2009). The Medieval Islamic Hospital: Medicine, Religion, and Charity. Imperial College Press.
  6. Ullmann, M. (1978). Islamic Medicine. Edinburgh University Press.
0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Gözün Işığını Geri Getiren Hekim: Ammar bin Ali el-Mevsılî ve Tıp Tarihinin İlk Katarakt Ameliyatı

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0