39,0309$% 0.29
44,2151€% 0.38
52,7143£% 0.62
4.198,36%1,83
6.850,00%1,20
27.323,00%1,22
3.347,67%1,61
9.390,81%-0,89
Osmanlı İmparatorluğu’nun denizlerdeki gücünün yavaş yavaş yükseldiği 15. yüzyılın ikinci yarısında, denizcilik geleneğiyle yoğrulmuş Gelibolu sancağında, 1465 ile 1470 yılları arasında bir çocuk dünyaya geldi. Bu çocuk, ileride sadece Osmanlı denizciliğine değil, dünya kartografyasına da adını altın harflerle yazdıracak olan Pîrî Reis’ti. Asıl adı Muhiddin Pîrî b. Hacı Mehmed olan bu genç, denizin büyülü dünyasıyla amcası, dönemin ünlü denizci Kemal Reis sayesinde tanıştı. Kemal Reis, cesur seferleri ve denizlerdeki hakimiyetiyle tanınan bir isimdi ve genç Pîrî, amcasının yanında denizciliğin zorlu ve heyecanlı okuluna adımını attı. Henüz çocuk yaşta gemilere binmeye başlayan Pîrî, Akdeniz’in dalgalı sularında seyretmeyi, rüzgarın yönünü okumayı ve yıldızlara bakarak yön bulmayı öğrendi. Amcasının yanında Akdeniz’in farklı limanlarına yapılan ticaret seferlerine ve zaman zaman Venedik ve Rodos şövalyelerine karşı yapılan deniz savaşlarına katılarak erken yaşta denizcilik tecrübesi kazandı. Bu yıllar, Pîrî Reis’in sadece pratik denizcilik becerilerini geliştirmesini sağlamakla kalmadı, aynı zamanda engin bir coğrafi bilgi birikimi oluşturmasının da ilk adımları oldu (Ayverdi, 1976, s. 1-5; İnan, 1954, s. 1-10).
Gençlik yıllarını amcası Kemal Reis ile birlikte Akdeniz ve çevresinde geçiren Pîrî Reis, bu dönemde sadece Osmanlı İmparatorluğu’nun değil, aynı zamanda farklı milletlerin denizcileriyle de etkileşimde bulundu. Akdeniz’in sayısız limanını, koyunu, adasını ve kıyı şeridini bizzat gözlemleme fırsatı buldu. Seyir sırasında farklı denizcilik rotalarını deneyimledi, akıntıları, rüzgarları ve tehlikeli sığlıkları öğrendi. Ancak Pîrî Reis’in bilgiye olan açlığı sadece kendi gözlemleriyle sınırlı kalmadı. Seferleri sırasında ele geçirilen veya Müslüman ve Hristiyan denizcilerden elde edilen haritalar, denizcilik notları ve sözlü bilgiler, onun engin bilgi birikiminin temelini oluşturdu (Soucek, 1992, s. 1-20). Farklı kaynaklardan edindiği bu değerli materyalleri titizlikle inceleyen Pîrî Reis, Akdeniz’in yanı sıra, o dönemde Avrupalılar tarafından yeni keşfedilen Atlantik Okyanusu ve ötesindeki kıtalar hakkında da bilgi sahibi olmaya başladı. Bu yıllar, Pîrî Reis’in sadece bir denizci olarak değil, aynı zamanda bir bilgi derleyicisi ve harita meraklısı olarak da şekillendiği önemli bir dönemdi.
Pîrî Reis’in adını dünya haritacılık tarihine altın harflerle yazdıran en önemli eseri, 1513 tarihli ilk dünya haritasıdır. Bu harita, o döneme kadar çizilmiş dünya haritaları arasında benzersiz bir yere sahipti. Haritanın en dikkat çekici özelliği, Kuzey ve Güney Amerika kıtalarının şaşırtıcı bir doğrulukla gösterilmesiydi. Pîrî Reis, haritasının kenarında verdiği bilgilerde, bu haritayı çizerken çok sayıda farklı kaynaktan yararlandığını belirtiyordu. Bu kaynaklar arasında Kristof Kolomb’un Amerika kıtasına yaptığı ilk yolculuklar sırasında çizdiği ve kaybolduğu düşünülen haritaların da bulunduğu teorisi uzun yıllar tartışma konusu olmuştur (Hapgood, 1966, s. 98). Harita, sadece Amerika kıtalarını değil, aynı zamanda Afrika’nın batı kıyılarını ve Antarktika kıtasının da kıyı şeridini bugünküne yakın bir şekilde göstermesiyle de dikkat çekiyordu (Kahle, 1933, s. 621-638). Haritanın teknik özellikleri, kullanılan projeksiyon yöntemi ve üzerindeki detaylı notlar, Pîrî Reis’in ileri düzeydeki kartografya bilgisine işaret ediyordu. 1513 tarihli bu harita, dönemin bilim dünyasında büyük yankı uyandırmış ve sonraki haritacılar için önemli bir referans kaynağı olmuştur.
Pîrî Reis’in denizcilik alanındaki engin deneyimlerini ve topladığı coğrafi bilgileri sistematik bir hale getirme arzusu, “Kitab-ı Bahriye” adlı eşsiz eserinin doğmasına yol açtı. İlk olarak 1521 yılında tamamlanan ve daha sonra 1526 yılında genişletilerek yeniden düzenlenen “Kitab-ı Bahriye” (Denizler Kitabı), sadece bir denizcilik kılavuzu değil, aynı zamanda dönemin denizcilik biliminin ve coğrafya bilgisinin kapsamlı bir özetidir. Eser, Akdeniz’deki tüm önemli limanları, koyları, adaları ve tehlikeli deniz bölgelerini detaylı bir şekilde tarif etmektedir. Her bir bölge için rüzgarların yönü, akıntıların durumu, derinlik bilgileri ve demirleme yerleri gibi denizciler için hayati öneme sahip bilgiler sunulmaktadır (Pîrî Reis, 2002, Kitab-ı Bahriye). “Kitab-ı Bahriye” sadece yazılı bilgilerle sınırlı kalmamış, aynı zamanda yüzlerce renkli ve detaylı harita ile de zenginleştirilmiştir. Bu haritalar, denizcilerin seyir sırasında görsel rehberleri olarak kullanılmıştır. Eser, Osmanlı denizcilerine paha biçilmez bir rehberlik sunmuş, deniz seferlerinin daha güvenli ve başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesine katkıda bulunmuştur. “Kitab-ı Bahriye”, sadece Osmanlı denizciliği için değil, dünya kartografyası ve denizcilik tarihi için de önemli bir başyapıttır (Soucek, 1996, s. 11-25).
Pîrî Reis, 1513 tarihli ilk dünya haritasının ardından, 1528 yılında ikinci bir dünya haritası daha çizmiştir. Bu ikinci harita, ilkine göre daha güncel bilgileri içermekte ve özellikle Kuzey Amerika kıtasını daha detaylı bir şekilde göstermektedir. 1528 tarihli haritada, ilk haritada yer almayan bazı coğrafi detaylar ve yeni keşiflere dair bilgiler bulunmaktadır (Yerli, 2011, s. 77-88). İki harita arasındaki bu gelişim, Pîrî Reis’in coğrafi bilgi birikiminin sürekli arttığını ve yeni kaynaklardan faydalandığını göstermektedir. Her iki harita da, dönemin haritacılık teknikleri ve bilimsel anlayışı açısından büyük önem taşımakta ve Pîrî Reis’in kartografya alanındaki ustalığını gözler önüne sermektedir.
Pîrî Reis, sadece bir haritacı ve yazar olmakla kalmamış, aynı zamanda Osmanlı donanmasında da önemli görevler üstlenmiş bir denizciydi. Amcası Kemal Reis’in 1511’deki vefatından sonra da deniz seferlerine katılmaya devam etti. Osmanlı-Memlük Savaşı’nda önemli rol oynadı. Daha sonra Kanuni Sultan Süleyman döneminde de denizcilik kariyerine devam eden Pîrî Reis, Mısır’ın fethi gibi önemli deniz seferlerinde bulundu. Yaşının ilerlemesiyle birlikte kaptan-ı deryalık ve amirallik gibi yüksek makamlara yükseldi (İnan, 1954, s. 11-20). Osmanlı donanmasındaki bilge kişiliği ve denizcilik tecrübesiyle deniz stratejilerinin belirlenmesinde etkili oldu. Pîrî Reis, hem teorik bilgisi hem de pratik deneyimiyle Osmanlı denizciliğine önemli katkılar sağlamış bir denizci-bilim insanıydı.
Pîrî Reis’in başarılı denizcilik kariyeri, ne yazık ki trajik bir sonla noktalandı. Yaşlılığında çıktığı 1553 tarihli Basra Seferi sırasında yaşanan bazı başarısızlıklar ve donanmayı yetersiz bırakma iddiaları üzerine hakkında soruşturma açıldı. Hakkındaki suçlamaların ne kadarının doğru olduğu tartışmalı olsa da, Pîrî Reis, Mısır Beylerbeyi tarafından haksız yere idam edildi (Toprak, 2005, s. 123-128). Bu acı son, sadece Pîrî Reis’in hayatını değil, aynı zamanda Osmanlı denizciliği için de büyük bir kayıp oldu. Deneyimli bir denizci ve bilge bir kartografın kaybedilmesi, Osmanlı donanmasının sonraki dönemlerdeki performansı üzerinde olumsuz etkilere yol açmış olabilir.
Pîrî Reis’in trajik sonuna rağmen, haritaları ve “Kitab-ı Bahriye” adlı eseri, dünya kartografyasına ve denizcilik bilimlerine kalıcı bir miras bırakmıştır. Özellikle 1513 tarihli dünya haritası, içerdiği doğru bilgiler ve o döneme göre ileri teknikleriyle uzun yıllar boyunca bilim dünyasının dikkatini çekmiştir. “Kitab-ı Bahriye” ise, sadece Osmanlı denizcileri için değil, sonraki dönem Avrupalı denizciler tarafından da incelenmiş ve faydalanılmıştır. Eserin içerdiği detaylı liman tarifleri ve haritalar, denizcilik biliminin gelişimine önemli katkılar sağlamıştır (Soucek, 1996, s. 26-40). Günümüzde de Pîrî Reis’in haritaları ve eserleri, kartografya tarihi, denizcilik tarihi ve coğrafya alanlarında yapılan bilimsel araştırmaların önemli bir parçasıdır. Onun engin bilgi birikimi, denizlere olan tutkusu ve haritacılıktaki ustalığı, Pîrî Reis’i sadece Osmanlı İmparatorluğu’nun değil, dünya bilim tarihinin de unutulmaz isimlerinden biri yapmıştır. Dalgaların fısıltısıyla yazan bu bilge denizci, çizdiği haritalar ve yazdığı eserlerle denizlerin hafızasında ve dünya haritalarında sonsuza dek yaşamaya devam edecektir.
Kaynaklar:
Semerkant’tan İstanbul’a Uzanan Işık: Ali Kuşçu’nun Gökbilim ve Matematikle Aydınlattığı Bir Ömür