DOLAR

39,1807$% -0.02

EURO

44,8153% -0.01

STERLİN

52,8961£% -0.06

GRAM ALTIN

4.215,25%0,67

ÇEYREK ALTIN

6.891,00%0,46

TAM ALTIN

27.480,00%0,47

ONS

3.345,47%0,67

BİST100

9.693,53%0,35

a

Çift Boynuzlu Hükümdarın Destanı: Zülkarneyn’in Gizemli Yolculuğu

Efsanenin Fısıltısı: Zülkarneyn’in İsim Kökeni ve Gizemli Kimliği

Zülkarneyn ismi, İslam inancında derin bir merak uyandıran, Kur’an-ı Kerim’in Kehf Suresi’nde adı geçen gizemli bir şahsiyettir. Kelime anlamı olarak “çift boynuzlu” veya “iki boynuz sahibi” anlamına gelen bu lakap, tarih boyunca pek çok yoruma yol açmıştır. Kimi alimler, bu ifadenin doğunun ve batının hakimi olması, yani dünyanın iki ucuna ulaşan bir hükümdar olmasıyla ilişkilendirirken, kimileri onun iki büyük boynuzlu bir miğfer taktığını veya iki nesil/çağın hakimi olduğunu öne sürmüştür (Taberî, Tarihü’l-Ümem ve’l-Müluk, c. 1, s. 280).

Zülkarneyn’in gerçek kimliği, asırlardır süregelen bir tartışma konusudur. En yaygın ve üzerinde durulan teorilerden biri, onun Büyük İskender (MÖ 356-323) olduğudur. Bu teoriyi destekleyenler, İskender’in doğu ve batıdaki geniş fetihlerini, efsanevi yolculuklarını ve bazı antik sikkelerinde boynuzlu tasvirlerinin bulunmasını argüman olarak sunarlar (Öztürk, 2017, s. 120). Antik Yunan mitolojisinde de boynuzlu tanrı figürleri ve kahramanlar bulunur ki, bu da İskender’in bu tür bir sembolizmle ilişkilendirilmesini mantıklı kılar. Ancak, Kur’an’daki Zülkarneyn tasvirinin, adaletli, mümin ve Allah’a tevekkül eden bir lider olması, içki düşkünlüğü ve zalimliği ile bilinen Büyük İskender’in karakteriyle çeliştiği yönünde itirazlar da mevcuttur.

Diğer önemli bir teori ise Zülkarneyn’in, Pers İmparatorluğu’nun kurucusu II. Kiros (Büyük Kuruş, MÖ 559-530) olduğudur. Kiros, Tevrat’ta da adı geçen, Yahudileri Babil sürgününden kurtaran ve onlara Kudüs’e dönme izni veren adil bir hükümdar olarak tasvir edilir. Ayrıca, onun döneminde geniş fetihler yapması ve adil yönetimi, Kur’an’daki Zülkarneyn’in vasıflarına daha uygun düşmektedir. Eski Pers sanatında, iki boynuzlu veya kanatlı bir tacın Kiros ile ilişkilendirildiği görülmüştür. Bu teori, hem dini metinlerdeki adalet vurgusu hem de tarihsel figürün özellikleri açısından daha sağlam bir zemine oturur (Caetani, 1904, s. 140).

Daha az yaygın olan ancak dikkate değer bir başka görüş ise, Zülkarneyn’in Himyer krallarından biri olabileceğidir. Özellikle Yemen ve Güney Arabistan bölgesindeki eski Himyer krallarının bazı kitabelerinde “Zülkarneyn” benzeri ifadeler bulunması bu tezi güçlendirir. Bu kralların da bölgedeki geniş fetihleri ve sur inşa etme faaliyetleri, Kur’an’daki anlatıyla paralellikler göstermektedir (Esed, 2003, s. 690).

Zülkarneyn’in kimliği üzerindeki bu gizem, onun hikayesine mistik bir derinlik katarken, aynı zamanda Kur’an’daki kıssanın evrensel mesajına odaklanılmasını sağlamaktadır: yani bir liderin sahip olması gereken adalet, bilgelik ve ilahi iradeye teslimiyet gibi niteliklere.


Batıya Doğru Bir Yolculuk: Güneşin Battığı Yer ve Adaletin Tezahürü

Kur’an-ı Kerim’de anlatılan Zülkarneyn’in üç ana yolculuğundan ilki, güneşin battığı yere doğru yaptığı seferdir. Bu yolculuk, genellikle Batı’nın en uç noktalarına, belki de Atlantik kıyılarına veya Afrika’nın batı bölgelerine yapılan bir sefer olarak yorumlanır. Zülkarneyn, bu uzun ve yorucu yolculuğun sonunda, güneşi “balçıklı bir pınarda batarken” bulduğu bir yere ulaşır. Bu ifade, gerçek bir coğrafi tanımlama olmaktan çok, o dönemdeki insanların dünya algısını ve ufuk çizgisinin sembolik bir anlatımını yansıtır (Yazır, 1960, c. 5, s. 250). Orada, o yörenin halkıyla karşılaşır.

Bu toplumun durumu, Kur’an’da detaylıca açıklanmaz, ancak Zülkarneyn’e, “Ey Zülkarneyn! Ya onları cezalandırırsın ya da onlara iyilik yaparsın” şeklinde bir ilahi yetki verildiği anlatılır. Bu, onun karşılaştığı toplumun sorunlu bir yapıya sahip olduğunu, belki de zulme uğrayanların veya zalimlerin bulunduğu bir yer olduğunu düşündürmektedir. Zülkarneyn’in cevabı, onun adalet ve merhamet prensiplerini net bir şekilde ortaya koyar: “Kim zulmederse, onu cezalandıracağız; sonra o Rabbine döndürülür de, Allah onu şiddetli bir azapla cezalandırır. Ama kim de iman edip salih amel işlerse, ona güzel bir karşılık vardır. Ona emrimizden kolaylık sağlarız.” (Kehf, 18/87-88).

Bu olay, Zülkarneyn’in misyonunun ilk örneklerinden birini sunar: zulme uğrayanları korumak ve zalimleri cezalandırmak. Onun bu kararı, gücünü adaletin ve ilahi emirlerin hizmetinde kullandığının bir göstergesidir. Bu anlatım, sadece bir coğrafi yolculuğu değil, aynı zamanda ahlaki bir yolculuğu ve gücün doğru kullanımının önemini vurgular. Güneşin batışı, aynı zamanda bir dönemin sonunu veya karanlığın başlangıcını sembolize edebilir; Zülkarneyn’in buradaki müdahalesi, karanlığa bir ışık getirme ve düzeni yeniden tesis etme çabası olarak da yorumlanabilir.


Doğuya Yöneliş: Güneşin Doğduğu Yer ve Bilgeliğin Işığı

Zülkarneyn’in Kur’an’daki ikinci yolculuğu, ilk yolculuğunun tam tersine, güneşin doğduğu yere doğru gerçekleşir. Bu sefer, dünyanın en doğusuna, yani gün ışığının ilk vurduğu topraklara varır. Burada, karşılaştığı toplum, kendilerini “güneşin ısınmasına karşı perdesiz” olarak tanımlanan, son derece basit bir yaşam süren, giyim kuşamdan yoksun veya ilkel koşullarda yaşayan insanlardır (Kehf, 18/90). Bu tasvir, belki de dünyanın ücra köşelerindeki, medeniyetin gelişmediği topluluklara bir göndermedir.

Bu kavmin durumu, Zülkarneyn’in onlara karşı tavrını ve bilgeliğini ortaya koyar. Kur’an’da, bu toplulukla ilgili herhangi bir zulüm veya ahlaki sorundan bahsedilmez. Zülkarneyn’in onlara yönelik tutumu, baskı veya fetih değil, aksine anlayış ve gözetimdir. Onların yaşam tarzlarına müdahale etmez, ancak belki de onlara daha iyi yaşama koşulları veya bilgi aktarımı gibi konularda yardımcı olur. Bu yolculuk, Zülkarneyn’in sadece güçlü bir savaşçı veya adalet dağıtan bir hükümdar olmadığını, aynı zamanda farklı kültürlere ve yaşam biçimlerine saygı duyan, evrensel bir lider olduğunu gösterir.

Güneşin doğuşu, yeni başlangıçları, aydınlanmayı ve bilgeliği simgeler. Zülkarneyn’in bu bölgedeki varlığı, ilahi bilginin ve adaletin en uzak diyarlara kadar ulaştırılabileceğinin bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Bu kıssa, insanın farklılıklar karşısındaki tutumunu, basitliğin ve doğallığın değerini, ve liderliğin sadece güç kullanmakla değil, aynı zamanda anlayış ve hoşgörüyle de icra edilmesi gerektiğini vurgulayan evrensel mesajlar içerir. Zülkarneyn’in bu ikinci yolculuğu, onun liderlik vasıflarının çeşitliliğini ve insana dair derin kavrayışını gözler önüne serer.


İki Dağın Arasında Bir Engel: Yecüc ve Mecüc ve Seddin İnşası

Zülkarneyn’in üçüncü ve belki de en kritik yolculuğu, iki yüksek dağ arasında, dar bir geçide ulaşmasıyla başlar. Burada, yeryüzünde fesat çıkaran, yıkıcı ve saldırgan bir kavim olan Yecüc ve Mecüc ile karşılaşır (Kehf, 18/93-94). Bu kavmin adı, tarih boyunca pek çok medeniyetin mitolojisinde ve dini metinlerinde yer almış, genellikle barbar, kaotik ve medeniyete tehdit oluşturan unsurları temsil etmiştir.

Zülkarneyn’in ulaştığı yerdeki yerel halk, Yecüc ve Mecüc’ün kendilerine sürekli zulmettiğini ve onları koruyacak bir engel inşa etmesi karşılığında Zülkarneyn’e vergi ödemeyi teklif ederler. Zülkarneyn’in cevabı, onun adalet ve sorumluluk anlayışının doruk noktasıdır: “Rabbimin bana verdiği güç ve imkanlar, sizin bana vereceğinizden daha hayırlıdır. Fakat siz bana güç verin, ben sizinle onlar arasına sağlam bir sed yapayım.” (Kehf, 18/95). Bu, onun sadece maddi çıkarlar peşinde koşan bir hükümdar olmadığını, bilakis insanlığa hizmet etmeyi ilke edinmiş bir lider olduğunu gösterir.

Seddin yapım süreci, Kur’an’da oldukça detaylı ve çarpıcı bir şekilde anlatılır. Zülkarneyn, halktan demir parçaları getirmelerini ister. Bu demir parçaları, iki dağın arasına yığılır ve daha sonra ateşle harlanır. Demirin kıvılcım saçan aleviyle birlikte, erimiş bakır getirilir ve erimiş demirin üzerine dökülür. Bu, seddin hem sağlamlığını artırmak hem de Yecüc ve Mecüc’ün tırmanmasını imkansız hale getirmek için yapılır. İnşa edilen bu sed, o kadar sağlam ve pürüzsüz olur ki, Yecüc ve Mecüc ne onu aşabilir ne de delebilir (Kehf, 18/96-97).

Bu seddin inşası, Zülkarneyn’in sadece bir savaşçı veya siyasi lider olmadığını, aynı zamanda üstün bir mühendislik ve stratejik dehaya sahip olduğunu gösterir. Seddin mimarisi, dönemine göre son derece ileri bir teknik bilgi gerektirmektedir. Bu kıssa, insanlığın ortak düşmanlara karşı birleşerek, akıl, bilim ve inançla nasıl üstesinden gelebileceğini anlatan sembolik bir destandır. Zülkarneyn’in bu üçüncü yolculuğu, onun en büyük mirası olan zulmü engelleme ve düzeni sağlama misyonunun en somut ifadesidir.


Seddin Ötesindeki Anlam: Yecüc ve Mecüc’ün Kıyametle Bağlantısı

Zülkarneyn’in inşa ettiği sed, sadece somut bir engel olmanın ötesinde, derin sembolik anlamlar taşır. Bu sed, zulme karşı bir kalkanı, düzenin korunmasını ve toplumun güvenliğini simgeler. Yecüc ve Mecüc’ün şerrini engellemesi, ilahi adaletin tecelli etmesi ve yeryüzünde iyiliğin yayılması için bir bariyer görevi görmüştür. Zülkarneyn’in kendisi de, seddi inşa ettikten sonra, bu başarının kendi gücüne değil, Allah’ın rahmetine bağlı olduğunu belirterek tevazu ve teslimiyetini ortaya koyar (Kehf, 18/98).

Yecüc ve Mecüc kavmi, İslami eskatolojide (kıyamet bilimi) önemli bir yere sahiptir ve kıyamet alametleriyle doğrudan bağlantılıdır. Hem Kur’an-ı Kerim’de hem de Hadis-i Şeriflerde Yecüc ve Mecüc’ün kıyamete yakın bir zamanda seddin arkasından çıkarak yeryüzünde büyük bir fesat ve bozgunculuk çıkaracağı, ardından da helak olacakları belirtilir (Buhari, Fiten, 18; Müslim, Fiten, 25). Bu anlatı, dünyanın sonuna dair beklentilerde ve Müslümanların ahiret inancında önemli bir yer tutar. Tefsirlerde, Yecüc ve Mecüc’ün gerçek mi, sembolik mi olduğu konusunda farklı yorumlar bulunsa da, genellikle onların insanlık için potansiyel bir tehdidi ve kaosun sembolünü temsil ettiği kabul edilir.

Bu seddin, sadece bir coğrafi konumda değil, aynı zamanda insan ruhunda ve toplumda da var olan kötülüklere karşı inşa edilmesi gereken manevi bir engel olduğu yorumları da mevcuttur. Yani, her insan kendi içindeki “Yecüc ve Mecüc” ile mücadele etmeli, nefsini terbiye etmeli ve toplumsal düzeni bozacak unsurlara karşı durmalıdır. Zülkarneyn’in kıssası, bu yönüyle evrensel bir uyarı ve sürekli bir mücadele çağrısıdır. Seddin yıkılması ise, kıyamet alametlerinin gerçekleşmesi ve ilahi takdirin kaçınılmaz bir parçası olarak görülür, bu da insanlığın sonu ve ilahi adaletin kesin tecellisi hakkında düşünmeye sevk eder.


Liderlik ve Misyon: Zülkarneyn’in Karakteristik Özellikleri

Kur’an-ı Kerim’de tasvir edilen Zülkarneyn, sadece bir hükümdar değil, aynı zamanda örnek bir lider figürüdür. Onun karakteristik özellikleri, çağlar ötesi evrensel liderlik vasıflarını barındırır:

  • Adalet: Zülkarneyn’in en belirgin özelliği adalettir. Güneşin battığı yerdeki zalimleri cezalandırıp mazlumlara yardım etmesi ve Yecüc ve Mecüc’ün şerrine karşı seddi inşa etmesi, onun adaleti tesis etme konusundaki kararlılığını gösterir (Kehf, 18/87-88). Gücü, asla kişisel çıkar veya zulüm için kullanmaz; daima hak ve doğruluk peşindedir.
  • Bilgelik: Yolculuklarında karşılaştığı farklı toplumlarla olan etkileşimleri, özellikle basit yaşam süren topluma karşı takındığı tutum, onun derin bilgeliğini ve farklılıkları anlama yeteneğini ortaya koyar. O, sadece kılıcıyla değil, aklıyla da hareket eden bir liderdir.
  • Allah’a İman ve Tevekkül: Zülkarneyn, tüm başarılarını Allah’a atfeder. Seddi inşa ettikten sonra “Bu Rabbimin bir rahmetidir” (Kehf, 18/98) demesi, onun Allah’a olan derin imanını ve her işinde O’na tevekkül ettiğini gösterir. Bu, gücün ve başarının aslında ilahi iradenin bir lütfu olduğunun bilincinde olan mütevazı bir liderlik anlayışıdır.
  • Cömertlik ve Merhamet: Yerel halkın kendisine vergi teklif etmesine karşılık, “Rabbimin bana verdiği güç ve imkanlar, sizin bana vereceğinizden daha hayırlıdır” diyerek bu teklifi reddetmesi, onun cömertliğini ve insanlara karşılıksız hizmet etme arzusunu ortaya koyar. Zulme uğrayanlara yardım etmesi, onun merhametli kişiliğini de gösterir.
  • Sağlam İrade ve Azim: Üç uzun ve zorlu yolculuğa çıkması, Yecüc ve Mecüc gibi büyük bir tehdide karşı devasa bir sed inşa etmesi, onun zorluklar karşısında yılmazlığını ve hedeflerine ulaşmak için gösterdiği azmi kanıtlar.
  • Yönetim ve Organizasyon Yeteneği: Seddin yapım sürecinde demir ve bakır gibi farklı malzemeleri bir araya getirmesi ve halkı organize etmesi, onun üstün yönetim ve mühendislik becerilerine işaret eder.

Zülkarneyn’in misyonu, yeryüzünde zulmü engellemek, zayıfları korumak, iyiliği yaymak ve ilahi düzeni tesis etmektir. O, evrensel bir lider figürü olarak, gücün ve iktidarın yalnızca bir emanet olduğunu, asıl görevin ise bu emaneti adalet, bilgelik ve ilahi bilinçle kullanmak olduğunu hatırlatır. Bu yönleriyle, Zülkarneyn kıssası, her çağda liderlik vasıflarını arayanlar için önemli bir ilham kaynağı olmuştur.


Tefsirlerin Aynasında: Zülkarneyn Anlatısının Derinliği

Kur’an tefsirleri, Zülkarneyn kıssasını derinlemesine inceleyerek, onun gizemli doğasını ve içerdiği mesajları farklı boyutlarda yorumlamışlardır. Bu yorumlar, Zülkarneyn’in kimliğinden yolculuklarının anlamlarına, seddin mahiyetinden kıssanın kıyametle bağlantısına kadar geniş bir yelpazede çeşitlilik gösterir.

Kimlik Üzerine Yorumlar: Tefsirlerin büyük çoğunluğu, Zülkarneyn’in Büyük İskender veya II. Kiros olduğu yönündeki tartışmaları detaylıca ele alır. Örneğin, Taberî (Tarihü’l-Ümem ve’l-Müluk) ve İbn Kesir (Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim) gibi klasik tefsirlerde her iki görüşe de yer verilir, ancak çoğu zaman kesin bir yargıya varılmaz. Zülkarneyn’in adaletli ve mümin bir hükümdar vasfı, İskender’in bilinen bazı özellikleriyle çeliştiği için, bazı tefsirciler Kiros’u daha muhtemel bir aday olarak görürler. Ancak önemli olanın kimliği değil, kıssadan çıkarılacak dersler olduğu vurgusu sıkça yapılır.

Yolculukların Coğrafi ve Sembolik Anlamları: Zülkarneyn’in doğuya, batıya ve iki dağ arasına yaptığı yolculuklar, hem somut coğrafi mekanlar hem de sembolik anlamlar taşıdığı şeklinde yorumlanır. “Güneşin battığı yerdeki balçıklı pınar”, dünyanın en uzak batı ucu olarak fiziki bir yerin yanı sıra, bilginin, adaletin veya hatta yaşamın son bulduğu bir sınırı sembolize edebilir. “Güneşin doğduğu yerdeki çıplak kavim” ise, dünyanın en doğu ucu veya medeniyetten uzak, saf ve basit bir insanlık halini temsil edebilir. Bu yorumlar, kıssanın sadece bir tarih anlatısı olmaktan çok, evrensel insanlık durumları ve ilahi takdirin tecellisi hakkında derin mesajlar içerdiğini gösterir.

Seddin Fiziksel veya Metaforik Algılanışı: Yecüc ve Mecüc’e karşı inşa edilen sed, tefsirlerde genellikle demir ve bakırdan yapılmış somut, fiziksel bir yapı olarak kabul edilir. Ancak, bazı modern yorumcular ve sufi düşünürler, seddin aynı zamanda metaforik bir anlam taşıdığını öne sürerler. Buna göre sed, insanın kendi nefsinin kötü arzularına karşı kurduğu bir engel, toplumların içindeki fesat ve kaosa karşı oluşturdukları düzen ve ahlak duvarı olarak da algılanabilir. Bu yaklaşım, kıssanın sadece kıyamet alametleriyle değil, aynı zamanda kişisel ve toplumsal ahlakla da güçlü bir bağ kurduğunu gösterir (Esed, 2003, s. 695).

İlham Kaynağı Olarak Kıssa: Zülkarneyn kıssası, Müslüman düşünürler için yüzyıllarca bir ilham kaynağı olmuştur. Onun adaletli yönetimi, bilim ve mühendislik becerisi, Allah’a teslimiyeti ve insanlığa hizmet etme misyonu, ideal lider prototipini oluşturur. Bu kıssa, yöneticilere adaletli olma, bilimle meşgul olma ve halklarına hizmet etme sorumluluğunu hatırlatır; bireylere ise ilahi iradeye teslim olma ve kötülüklere karşı durma cesaretini aşılar. Tefsirler, bu kıssanın çok katmanlı yapısını ortaya koyarak, hem dönemin bilgi birikimiyle yorumlamış hem de gelecek nesillere ışık tutan derin dersler çıkarmışlardır.


Zamanın Ötesindeki Bir Miras: Zülkarneyn’in Popüler Kültür ve Günümüzdeki Etkisi

Zülkarneyn figürü, Kur’an’daki gizemli ve güçlü tasvirinden aldığı ilhamla, İslam dünyasının edebiyatından sanata, modern çizgi romanlardan filmlere kadar popüler kültürde kendine geniş bir yer bulmuştur. Özellikle İslam ülkelerindeki tarihi romanlarda, şiirlerde ve çocuk hikayelerinde, adaletli ve kudretli bir hükümdar olarak sıkça işlenir. Bazı fantastik edebiyat eserleri ve çizgi romanlar, Zülkarneyn’i, dünyayı dolaşan, farklı medeniyetlerle karşılaşan ve esrarengiz engeller inşa eden bir süper kahraman figürü gibi ele almıştır. Hatta bazı bilgisayar oyunlarında veya animasyon filmlerinde, antik harikalar veya güçlü hükümdarlar teması altında onun yolculuklarına ve seddin inşasına atıflar yapılmaktadır.

Modern dönemde, Zülkarneyn’in evrensel mesajı, günümüz dünyası için de büyük bir önem taşımaktadır. Onun adalet, güç ve sorumluluk üçgenindeki duruşu, küresel liderlik ve uluslararası ilişkiler bağlamında hala geçerliliğini korur. Teknolojinin ve bilimin kötüye kullanılabileceği, adaletsizliğin yaygınlaşabileceği bir dünyada, Zülkarneyn’in hikayesi, gücün doğru ellere emanet edilmesi ve ilahi bir bilinçle kullanılması gerektiğini hatırlatır.

Zülkarneyn, farklı inançlardan insanlar için de ortak bir ilham kaynağı olabilir. Çünkü onun hikayesi, belirli bir dini grubun değil, tüm insanlığın ortak değerleri olan adalet, merhamet, bilgelik ve barış arayışını temsil eder. Yecüc ve Mecüc’ün sembolize ettiği kaos ve yıkım, günümüz dünyasındaki terör, çevresel felaketler veya sosyal adaletsizlikler gibi sorunlara karşı inşa edilmesi gereken “sed”lerin, yani uluslararası işbirliğinin, ahlaki değerlerin ve hukukun üstünlüğünün önemini vurgular.

Sonuç olarak, Zülkarneyn’in destanı, Kur’an’ın satırlarında saklı kalmış bir sır olmaktan çok, zamanın ötesine geçen, insanlığın ortak hafızasına kazınmış, evrensel bir liderlik ve adalet arayışı hikayesidir. Onun gizemli kimliği, bu destana mistik bir hava katarken, adil ve bilge yolculuğu, her çağda insanlık için yol gösterici bir miras olarak kalmaya devam etmektedir.


Kaynakça

  1. Caetani, L. (1904). Annali dell’Islam (Cilt I). Milano: Ulrico Hoepli. (Zülkarneyn’in kimliği üzerine yapılan tartışmalar ve antik kaynaklarla karşılaştırmalar hakkında bilgiler içerir.)
  2. Esed, M. (2003). Kur’an Mesajı: Meal-Tefsir (Çev. C. Koytak, C. Ertem). İstanbul: İşaret Yayınları. (Zülkarneyn kıssasının çağdaş yorumu ve seddin sembolik anlamları hakkında detaylı bilgiler sunar.)
  3. İbn Kesir, Ebu’l-Fidâ İsmail. (Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim). Beyrut: Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye. (Zülkarneyn’in yolculukları, Yecüc ve Mecüc kıssası ve bunların tefsiri hakkında klasik İslami yorumları içerir.)
  4. Kur’an-ı Kerim. Kehf Suresi, 18/83-98.
  5. Öztürk, M. (2017). Cahiliye Araştırmaları: Kur’an ve İlk Dönem İslam Tarihi İçin Bazı Notlar. Ankara: Ankara Okulu Yayınları. (Zülkarneyn’in kimliği üzerine farklı teoriler, özellikle Büyük İskender ve Kiros tartışmalarına akademik bir bakış sunar.)
  6. Taberî, Ebû Ca’fer Muhammed b. Cerîr. (Tarihü’l-Ümem ve’l-Müluk). Kahire: Daru’l-Ma’arif. (Zülkarneyn’in kimliği ve kıssası hakkında tarihi anlatılar ve farklı rivayetler sunan klasik bir İslam tarih eseridir.)
  7. Yazır, E. H. (1960). Hak Dini Kur’an Dili. İstanbul: Eser Neşriyat. (Zülkarneyn kıssasının geleneksel Türk tefsirindeki yorumlarını ve dilsel analizlerini içerir.)
  8. Buhari, Muhammed b. İsmail. Sahih-i Buhari. (Fiten ve Enbiya bölümlerinde Zülkarneyn ve Yecüc-Mecüc hakkında hadisler bulunur.)
  9. Müslim, Müslim b. Haccac. Sahih-i Müslim. (Fiten bölümünde Zülkarneyn ve Yecüc-Mecüc’le ilgili hadisler yer alır.)
0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Hanedanlığın Gölgesinde: Rothschild Ailesinin Finansın ve Gücün Labirentindeki Gizemli Hikayesi

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0