40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
27.981,00%0,27
3.334,69%0,33
10.219,40%-0,06
Yüksek kuleli medreselerin ve gözlemevlerinin gölgelerinde, gökyüzünün sonsuz sırları çözülüyordu. Yıldızların dansı, gezegenlerin hareketi ve Ay’ın döngüleri, sadece bir merak konusu değil, aynı zamanda bilimin de temel taşlarıydı. Ve bu temel taşların arasına, modern matematiğin en önemli dallarından biri olan trigonometrinin ilk tohumlarını eken bir deha vardı: Battani.
Bugün, o dehanın izini süreceğiz. Sadece gökbilimine değil, matematiğe de çağlar boyu sürecek bir miras bırakan Battani’nin kim olduğunu, neden “trigonometrinin babası” olarak anıldığını, onun devrim niteliğindeki keşiflerini ve bu keşiflerin Batı dünyasını nasıl etkilediğini hikayeleştirerek ve bilimsel verilerle destekleyerek anlatacağız. Gece göğünün derinliklerine ve matematiğin büyülü dünyasına doğru bir yolculuğa çıkmaya hazır olun.
Battani, 9. yüzyılın sonları ve 10. yüzyılın başlarında, Abbasi Halifeliği’nin ilim ve kültür merkezi olan bir çağda yaşadı. Bugün Suriye sınırları içinde bulunan Harran’da doğmuş ve hayatının büyük bir kısmını Mezopotamya’nın önemli şehirlerinden Rakka’da geçirmiştir (İbnü’l-Nedîm, el-Fihrist, s. 115). Babası Cabir, meşhur bir bilim adamıydı ve Battani, ilk eğitimini ondan almıştır. Battani, gök bilimi ve matematiğe olan tutkusuyla kısa sürede öne çıktı.
Rakka’da, kendi gözlemevini kurdu. Dönemin en gelişmiş aletlerini kullanarak, gök cisimlerinin hareketlerini büyük bir titizlikle kaydetmeye başladı. Gözlemlerini yıllarca sürdürdü ve bu veriler, onun astronomi ve trigonometri alanındaki çığır açan keşiflerinin temelini oluşturdu. Battani, sadece bir gözlemci değil, aynı zamanda bu gözlemlerden anlamlı sonuçlar çıkarabilen, teori ve pratiği birleştiren nadir bir zihne sahipti.
Battani’nin yaşadığı dönemde, gökbilimi ve matematiğin en büyük otoritesi, yüzlerce yıl önce yaşamış olan Yunan gökbilimci Batlamyus‘tu. Batlamyus’un eserleri, özellikle de Almagest, bilim dünyası için adeta bir kutsal kitaptı. Ancak Battani, Batlamyus’un teorilerinin, kendi gözlemleriyle tam olarak uyuşmadığını fark etti. Özellikle Ay’ın ve gezegenlerin hareketlerinde Batlamyus’un hesaplamalarından sapmalar olduğunu gözlemledi.
Bu sapmaların nedenini anlamak için, mevcut matematiksel araçların yetersiz olduğunu gördü. Batlamyus, hesaplamalarında kiriş (chord) adı verilen bir fonksiyon kullanıyordu. Kiriş, bir çemberdeki bir yayın uçlarını birleştiren doğru parçasıydı. Battani ise, bu karmaşık ve kullanışsız fonksiyon yerine, günümüzdeki trigonometrinin temeli olan sinüs, kosinüs, tanjant ve kotanjant gibi kavramları geliştirmeye başladı (Kennedy, 1999, s. 120).
Battani, bu yeni fonksiyonları sistematik bir şekilde kullanarak, gökbilimsel hesaplamaları çok daha basit ve doğru bir hale getirdi. Sinüs fonksiyonunu, bir açının karşısındaki kenarın hipotenüse oranına dayandırarak tanımladı. Tanjant ve kotanjantı kullanarak gök cisimlerinin yüksekliklerini ve açılarını hesaplamayı kolaylaştırdı. Bu, sadece bir matematiksel yenilik değil, aynı zamanda bilimsel metodolojide de devrim niteliğinde bir adımdı. Batlamyus’un teorilerine olan şüphe, Battani’yi yeni bir matematik dalı yaratmaya itmişti. Bu sebep-sonuç ilişkisi, onun dehasının temelini oluşturur.
Battani’nin çalışmaları, sadece trigonometrik fonksiyonları tanımlamakla kalmadı, aynı zamanda onları pratik problemlere uygulayarak değerini kanıtladı. En önemli eserlerinden biri olan Kitabü’z-Zic (Astronomi Cetvelleri Kitabı), onun tüm gözlemlerini ve hesaplamalarını içerir. Bu eserde, Güneş yılının uzunluğunu, Batlamyus’tan daha doğru bir şekilde, 365 gün 5 saat 46 dakika 24 saniye olarak hesapladı. Bu, modern astronomi hesaplamalarına oldukça yakındı (Battani, Kitabü’z-Zic, s. 150).
Bu çalışmalar, onun sadece bir gökbilimci değil, aynı zamanda pratik matematiği en iyi şekilde kullanan bir deha olduğunu gösterir. O, matematiği soyut bir dal olmaktan çıkarıp, somut problemlere uygulanabilir bir araç haline getirdi. Bu sebep-sonuç ilişkisi, bilimin ilerlemesi için atılan en önemli adımlardan biriydi.
Battani’nin eserleri, özellikle de Kitabü’z-Zic, Arapça’dan Latince’ye çevrilerek Orta Çağ Avrupa’sında büyük yankı uyandırdı. Avrupalı bilim adamları, onun trigonometrik cetvellerini ve hesaplama yöntemlerini kullanarak gökbilimsel ve coğrafi problemlere yeni çözümler buldular. Özellikle Kopernik, Güneş merkezli evren modelini geliştirirken Battani’nin gözlemlerini ve cetvellerini kullanmıştır. Kopernik, eserlerinde Battani’ye sık sık atıfta bulunmuş ve onun gözlemlerinin, Batlamyus’un bazı teorilerinin yanlış olduğunu kanıtladığını belirtmiştir (Sarton, 1927, s. 650).
Battani’nin eserleri, Avrupa’da trigonometri ders kitaplarının temelini oluşturdu. Onun sinüs, kosinüs ve diğer fonksiyonlar üzerine yaptığı çalışmalar, daha sonra Batılı matematikçiler tarafından geliştirilerek modern trigonometri haline geldi. Batı’da ona “Albategnius” adı verildi ve adı, Avrupa bilim çevrelerinde saygıyla anıldı. (Nasr, 1993, s. 125).
Günümüzde bile, onun astronomiye ve matematiğe yaptığı katkılar hala takdir edilmektedir. Ay’daki bir kratere onun adı verilmiştir. Battani, doğduğu coğrafyanın sınırlarını aşan ve evrensel bir bilimsel miras bırakan bir deha olarak tarihe geçmiştir. Onun hikayesi, bilimin evrensel bir dil olduğunu ve farklı medeniyetlerin birikimleriyle nasıl ilerlediğini bize gösterir.
Battani, sadece bir gökbilimci veya matematikçi değildi; o, bilimsel dogmalara meydan okuyan, gözlem ve akıl yürütmeyle yeni ufuklar açan bir vizyonerdi. Onun trigonometriye yaptığı katkılar, binlerce yıl boyunca gökyüzünün sırlarını çözmek için kullanılan araçların temelini attı.
Yıldızların Sırrını Çözen Adam olarak bilinen Battani’nin mirası, bize bilimin sadece bir bilgi birikimi değil, aynı zamanda cesaretin, merakın ve eleştirel düşüncenin bir ürünü olduğunu hatırlatır. Onun çalışmaları, İslam medeniyetinin bilimsel düşünceye yaptığı katkının ne kadar derin ve etkili olduğunu gösteren somut bir kanıttır.